GÜN İSTANBUL

  Blog başlığı önemli olurmuş. Evet, burdan başladım blog yazmaya. Kısa ve akılda kalacak bir başlık olmalıymış, dikkat çekmeliymiş. Aslında ilk başlangıç yerim ‘blog nasıl yazılır ki?’ sorusuydu (Daha beter bir sorum vardı ama okadar cahil görünmemek için yazmadım). Gercekten bu tarz şeylerin bana göre olduğunu düşünmüyordum ta ki hocanın verdiği blog ödevine kadar. Mecbur bırakıldım. Ama neyse ki şimdiden blog yazmayla aramı düzelttim. Çünkü blogumun konusu gerçekten hoşuma gitti. Blog konumu seçme hikayemde baya değişikti. Kendi kendime sorular sordum ‘Blog yazacak kadar neyi biliyorum? Uzun uzun yazmaya kalksam ne yazabilirim? En çok yaptığım şey ne? En çok ne yaşadım?’ bu tarz çok soru sordum kendime ve sonunda aldığım genel cevaplar; 

Aşık olmak, Gezmek ve Eğlenmek;

  

Görüldüğü gibi(gösterebildiğim kadarıyla) ben bunları çok iyi biliyorum. 
Aşık olmanın tadını, ayrılığın tadını, özlemenin tadını, hasret kalmanın tadını aldım, hepsinide çok güzel yaşadım. Gezmek ve eğlenmek kısmına gelince İstanbul’un altını üstüne getirdim. Tabi başka bir sehirden  İstanbul’a üniversite okumaya gelince böyle şeyler olmalı. Ne de olsa ‘İSTANBUL’. Türkiye’nin en gözde şehri, keşfetmeliyim burayı. Sonuç olarak İstanbul’u da çok güzel gezdim, eğlendim. Sonra benim aldığım bu cevaplar –aşk, eğlenmek, gezmek- bana bir şeyler çağrıştırdı. Sanki ortak noktaları vardı. Yada biri birinin içinde yaşıyordum. Fazla düşünmeye gerek kalmadı. Aslında ben kişiye karşı yaşadığım aşkın çok benzerini İstanbul’a karşı da yaşıyodum. İstanbul’dan gitmek istemiyorum, özlüyorum, İstanbul’dan ayrı kalmak beni bunalıma sokuyor. Evet, en sonunda bloğumun konusu oluştu. Ben İstanbul’u anlatmalıyım. En çok yapabildiğim, en sevdiğim, mutlu olduğum şeyler İstanbul’da gizli. 

  Blog’umun basit, kısa, akılda kalır başlığını buldum “GÜN İSTANBUL”. Bu blogda elimden geldiğince İstanbul’da ki gezilecek, eğlenilecek, yemek yenilecek mekanları anlatacam. Anlatırken İstanbul’a olan aşkımıda hissedeceksiniz. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.